MEHMET KAYA
Dünya, çoluk-çocuk 70 bin, kimine göre 120 bin kişinin öldürüldüğü Gazze saldırılarını, Ukrayna-Rusya savaşında her gün ölen 7 bin kişiyi ve Suriye’deki yıkım ve kırımın sonuçlarını unutmaya hazır görünüyor. ABD-Çin ekonomik savaşının yeni safhasının işaretleri verilmeye başlandı. Yeni gündem yine enerji ve madencilik, madencilik içinde de Nadir Toprak Elementleri…
Türkiye’nin adı Eskişehir ile birlikte yine gündemde. Tartışmalı olan konu, bu elementlerin kritik önemi yanında, başka minerallerle bileşik halde bulunan başta lityum olmak üzere çok sayıdaki nadir elementin madencilik teknolojisi. En fazla teknoloji ve üretim kapasitesi Çin’de. Piyasada dolaşan nadir toprak elementinin yüzde 90’ının üzerinde olanlarının Çin üretimi olduğu söyleniyor. Güvenilir bir kaynak yok henüz.
Deneysel üretimler başladı
Eskişehir’e ilişkin çelişkili bilgiler geliyor. Burada büyük bir rezerv olduğu biliniyor. Hatta pilot işletmeler, bor atıklarının içindeki lityumun alınması için bazı deneysel üretimler başladı bile. Çelişkili bilgiler ise bir ay arayla Türkiye’nin hem Çin, hem de ABD’li şirketlerle müzakere başlattığı yönünde.
Nadir ve milyarlarca dolarlık potansiyel olmasına rağmen sorun ne, neden gelişmiş ülkeler kendi topraklarında bu nadir elementleri aramıyor?
Sorunun temelinde, nadir toprak elementlerinin gerçekte “nadirliğinin” tartışmalı olması. Bu elementler, tarihi olarak yapılan madencilik ürünlerinin içinde bulunuyor. Yani aslında, nadirliği keşfedilmesindeki zorluktan değil, başka madenler ile bileşik olmasından ve elde edilmesinin çok kirli bir kimyasal madencilik gerektirmesi -dolayısıyla- verim sorunundan geliyor.
Gelişmiş ülkelerin hiçbirinde nedense “nadir toprak elementi” keşfedilmemiş durumda. Olmaması için jeolojik bir gerekçe yok aslında. Hatta geçmiş madencilik bilgi birikimine bakılırsa, elleriyle koymuş gibi bulmaları gerekiyor.
Nadir toprak elementleri bizim gibi ülkeler için şimdilik “nimet” gibi görülse de, gelecek açısından “nimet- külfet” dengesine çevre açısından bakmak gerekecek gibi.