TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, ABD Başkanı Donald Trump’ın Gazze konusundaki açıklamalarına tepki gösterdi.
Numan Kurtulmuş, Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından Birinci Meclis Genel Kurul Salonunda düzenlenen Diplomat Akademi Kampı Açılış Dersinde konuştu.
İsrail'in Gazze’ye yönelik saldırılarına ve sonrasındaki sürece değinen Kurtulmuş, 1,5 yıldır devam eden soykırımın ardından Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hakkında verilen tutuklama kararını hatırlattı.
Kurtulmuş, “Hakkında tutuklama kararı çıkartılmış olan bir potansiyel suçlu, soykırım suçlusu ve uluslararası hukukun karşısında da sanık durumunda olan bir sözde başbakanın, dünyanın en büyük ülkesi olduğunu iddia eden Amerika Birleşik Devletleri Başkanı tarafından hem de böyle bir kral edasıyla karşılanmış olması ise insanlık vicdanını derinden yaralamıştır. Hatta başta Amerika'nın sokakları, meydanları olmak üzere, o meydanları dolduran milyonlarca insaf ve vicdan sahibi, bu yeni tiyatroyu ibretle, hayretle izlemişlerdir.” dedi.
Gazze’de de insanların evlerinin, ailelerinin yanı sıra geleceklerinin yok edilmeye çalışıldığını belirten Kurtulmuş, ancak Gazzelilerin gönlünden vatan sevgisinin, millet sevgisinin ve ait olduğu topraklara aidiyetlerinin sökülüp atılamadığını vurguladı.
Kurtulmuş, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Şimdi bunu gerçekleştirememiş olan, Filistin halkının karşısında aciz kalmış olanların yeni bir hayalin peşinde koşmaları anlaşılır gibi değildir. ABD Başkanı’nın, seçilir seçilmez ortaya koyduğu, 'Orta Doğu'da bir barış istiyor' sözlerinin hemen arkasından ABD’nin başkentinde gerçekleştirilen bu tiyatroda söyledikleri sözler asla kabul edilemez. Gazze, Filistinlilerindir ve kıyamete kadar Filistin'in bir parçası olmaya devam edecektir. Gazze, sizin şirketlerinize satılık kupon bir arazi değildir. Gazze, asırlar boyunca Müslüman Filistin halkının kanlarıyla suladığı aziz bir vatan parçasıdır. Nasıl bizim için bu vatanın her bir köşesi, karışı aziz bir vatan parçasıysa Filistinliler, Gazzeliler için de Gazze toprakları öyle bir yerdir, kıyamete kadar da öyle kalacaktır. İspatı da herhalde 1,5 yıldır fiilen her gün yapılmıştır, gerçekleştirilmiştir. Ayrıca Amerika Birleşik Devletleri yöneticilerine şu tavsiyeyi yapmak da hakkımızdır diye düşünüyorum; Vietnam'ı, Afganistan'ı, Irak'ı ve Gazze'de aldıkları dersleri unutanların yeni bir maceraya doğru Orta Doğu'yu sürüklemeye hakları yoktur. Böyle bir karara Orta Doğu'daki bütün halklar, bütün devletler karşı çıkacak, böyle bir gelişme asla gerçekleşmeyecektir. Onun için diyoruz ki Türkiye, barış vizyonuna sahip olmaya devam edecek ama sözünü en güçlü bir şekilde söylemeyi de sürdürecektir." ANKARA/EKONOMİ
Bakan Fidan: Tartışmaya açılması bile yanlış
Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da Gazze'nin boşaltılması ve Filistinlilerin yerlerinden edilmesine ilişkin soruya yanıt verdi.
"Bu kabul edilemez bir konu." diyen Fidan, bölge ülkelerinin de aynı reaksiyonu gösterdiğini belirtti.
Fidan, Filistin meselesinin, Filistinlilerin ait olduğu topraklardan sürgün edilip, yerine İsraillilerin getirilmesiyle başladığını hatırlatarak, "Bu bir noktaya geldi, 1967'deki sınırlara dayalı, iki devletli çözümde uluslararası toplum, başta İslam dünyası olmak üzere bir konsensüs gösterdi. Birkaç tane ülkede, İsrail'i tamamıyle tanımama konusunda bir eğilimi var ama genel trend, 67 sınırlarına dayalı, başkenti doğu Kudüs olan bir Filistin devletinin kurulması, egemenliği tamamıyla mümkün olan bir devletin kurulmasıyla bu sorunun büyük oranda çözüleceğine yönelik." diye konuştu.
Fidan, bu genel kabulün İsrail tarafında bulunmadığını, İsrail'in en büyük destekçisi ABD'de de irade olarak bulunmadığını, ancak söylem olarak bugüne kadar var olduğunu vurgulayarak, ABD Başkanı Donald Trump'ın bugüne kadar bazı taahhütleri dile getirmekten çekindiğini kaydetti.
Fidan, Trump'ın iki devletli çözüme ilişkin taahhüt ortaya koyduğunun da görülmediğini vurgulayarak, "Gazze ile ilgili tehcir meselesi hiçbir şekilde ne bölgenin ne de bizim kabul edeceğimiz bir durum değil. Bunu düşünmek bile aslında, kötü. Bunu düşünmek bile abesle iştigal. Tartışmaya açılması bile yanlış." dedi.
Bakan Fidan, ABD'nin, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşmesi gibi bir gündemi olduğunun anımsatılması ve Türkiye'nin yaklaşımının sorulması üzerine, şu yanıtı verdi:
"Biz bu konuda son derece şeffaf ve netiz. O da şu; niye biz ilişkilerimizi bozuyoruz? Filistinliler öldürüldüğü için, soykırım olduğu için. Ticareti keserken de ne dedik? Ateşkes olup, insani yardımlar gidene kadar biz buna devam edeceğiz. Filistinlilerin öldürülmesi durursa, şartların iyileştirilmesine yönelik tedbirler geliştirilirse, Türkiye'de buna paralel olarak kararları yeniden gözden geçirir. Burada duruşumuz net. Biz tavır koyarken bir amaca matuf olarak bu tavrı koyduk. Bizim bir tepkimizdi bu. Çünkü senin yaptığın soykırıma biz elimizden gelen yöntemlerle karşı duruyoruz."
Bu tavrın uluslararası toplumda birçok şeyi tetiklediğini vurgulayan Fidan, söz konusu şartlarda olumlu yönde bir adım atılırsa Türkiye'nin de yeni olumlu bir adım atabileceğine dikkati çekti.
"Gazze halkını denklem dışı bırakmaya çalışan bütün inisiyatiflere karşıyız"
Fidan, Gazze'nin yeniden imarı ve yönetimi konusunda Hamas'ın devre dışı bırakılmasına yönelik çabalar ve Türkiye'nin Gazze'nin yönetimi konusundaki yaklaşımına ilişkin, şunları kaydetti:
"Gazze halkını denklem dışı bırakmaya çalışan, ister yerleşim açısından ister yönetim açısından, bütün inisiyatiflere karşıyız. Şundan dolayı karşıyız, tarafgirlik açısından değil, işin doğasına ters. Gazze'deki temel sorun ne? Bir çatışmadan dolayı insanların soykırıma tabi tutuluyor olması, 1,8 milyon insanın da ölümle pençeleşmesi. Hal böyleyken siz çatışmayı durdurmayacak, daha çok çatışmayı gündeme getirecek yeni teklifleri niye getirirsiniz? Kendi güvenlik endişelerinizi merkeze alıp başkasının güvenliğini hiçe sayan bir yaklaşım olmaz."
Hem İsrail'in hem Filistinlilerin güvenlik endişesini dikkate alan çözümlerin geliştirilmesi gerektiğini aktaran Fidan, "Tek taraflı dayatmalarla atılan bütün adımlar ileriye yönelik tekrar çatışma alanlarını açık bırakıyor. Bizim çatışmaların yaygınlaşmasını önleme konusundaki çabamız, tavrımız da hep de bu nedenden dolayı. Fakat burada şunu görüyoruz, gerçekten giderek, üzülerek dünyanın bir 'orman kanununa' doğru ilerlediğini görüyoruz. Kimsenin diğer tarafın neye ihtiyacı olduğunu düşünmeden 'ben yapıyorum çünkü güçlüyüm' felsefesini pratikte uygulamaya koyduğunu görüyorsunuz. Bu tabii kabul edilebilir bir şey değil." diye konuştu.