Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara'nın Etimesgut ilçesinde oluşturulan 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü Hatıra Ormanı'nda düzenlenen Milli Ağaçlandırma Günü Programı'nda konuştu.
Konuşmasına katılımcıları selamlayarak başlayan Erdoğan, 81 il, 922 ilçede 7'den 70'e, birlik olunan bu özel günde, Yeşil Vatan Seferberliği'ne katılmaktan memnuniyet duyduğunu söyledi.
Bugün burada sadece bir tören için değil, geleceğe nefes olmak, vatana can katmak için bir arada olunduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, 11 Kasım Milli Ağaçlandırma Günü'nün ülke, millet ve çevre için hayırlara vesile olmasını diledi.
Toprağı fidanlarla buluşturma gayesiyle ağaç dikme alanlarına akın eden tüm vatandaşlara teşekkürlerini ileten Erdoğan, şöyle devam etti:
"Her zaman söylüyorum biz, 'Yarın kıyametin kopacağını bilseniz bile elinizdeki fidanı dikin' buyuran bir inancın mensuplarıyız. Çevre kirliliği ve iklim değişikliğinin hepimizin hayatını doğrudan etkilediği bir süreçte tabiatın korunmasına daha fazla önem vermemiz gerekiyor. Biz ormanlarımızı sadece ağaç olarak değil nefes olarak, yaşam kaynağı olarak görüyoruz. Bu nedenle 2053 Net Sıfır Emisyon hedefimiz ve yeşil kalkınma devrimi vizyonumuz doğrultusunda gerekli adımları atıyoruz. Son 23 yılda 7,5 milyar fidan ve tohumu toprakla buluşturduk. Orman varlığımızı 23,4 milyon hektara çıkardık ve bugün ülkemizin yüzde 30'u ormanlarla kaplı hale geldi."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletlerin yayınladığı rapora göre Türkiye'nin 2020'de orman alanını en çok artıran ülkeler arasında 6'ncı sırada yer aldığını belirterek, "Aynı rapora göre 2025'te dünyada dördüncü sıraya yükseldik. Ayrıca yıllık ağaçlandırma alanı en yüksek ülkeler sıralamasında yerimizi bir basamak artırarak 3'üncü sıraya çıktık. Bu gurur veren rakamlar milletimizin gayretinin, devletimizin kararlılığının, orman teşkilatımızın emeğinin en açık göstergesidir. Bu başarıda katkısı olan Tarım ve Orman Bakanlığımıza, Orman Genel Müdürlüğümüze, sivil toplum kuruluşlarımıza ve gönüllülerimize yürekten teşekkür ediyorum." diye konuştu.
İklim değişikliğinin etkisiyle orman yangını riskinin her geçen yıl arttığını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu yangınlara karşı Orman Genel Müdürlüğümüz, teşkilatımızın kahraman mensupları, orman yangın gönüllülerimiz ve kalbi yeşil vatan için atan kurum, kuruluş ve vatandaşlarımız canla başla mücadele etti. Gökyüzünde insansız hava araçlarımız, helikopterlerimiz, uçaklarımız, karada arazözlerimiz, iş makinelerimiz, orman kahramanlarımız hepsi yeşil vatanı korumak için gece gündüz demeden çalıştı." ifadelerini kullandı.
Bu mücadele sırasında 17'si bu yaz mevsiminde olmak üzere, geçmişten bugüne 160 kahraman orman şehidinin toprağa verildiğini anımsatan Erdoğan, şehitlere Allah'tan rahmet, ailelerine sabır diledi.
Onların emanetlerine ve mücadelelerine sahip çıkmaya devam ettiklerini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"İşte bugün burada, 'Şahidimiz toprak, imzamız fidan, sevdamız yeşil vatan' diyerek yeni bir seferberlik başlatıyoruz. Tarım ve Orman Bakanım, bir yıl boyunca hedefi 550 milyon fidan ve tohum olarak açıklamıştı. Orman teşkilatımızın gayreti ve vatandaşlarımızın desteğiyle inanıyorum ki bu rakam 600 milyona çıkacaktır. 81 il, 922 ilçedeki fidan dikim alanlarında vatandaşlarımızın yoğun katılımıyla bir günde fidan dikme rekorunu da bugün inşallah sizlerle birlikte kıracağız. Her karış vatan toprağını yeşille, hayatla, umutla buluşturacağız. Etkinliğe katılacak olan herkese şimdiden teşekkür ediyorum."
Erdoğan, Şehircilik Zirvesi ile Kentkırım Sergisi'ne katıldı
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi'nde düzenlenen "Medeniyetimizde Şehir ve Mekan" temalı Şehircilik Zirvesi ile Kentkırım Sergisi'nin açılışına da katıldı.
Burada konuşan Erdoğan, tüm şehircilik tarihine adını altın harflerle yazdıran ve "Bir yapı sadece sağlam olmakla yetinmez, aynı zamanda zarif olmalıdır" diyen büyük usta Mimar Sinan'ın şahsında, eserleri ve fikirleriyle yol gösteren ecdadı rahmetle yad etti. Erdoğan, bugün de aynı tasavvurla şehirlerin imarına katkı yapan, ihyasına destek olan bilim insanlarını, sanatçıları, mühendisleri tebrik etti.
Şehircilik Zirvesi'ni gerek politika belirleyenler gerekse bu politikaları uygulama merciinde olan kurumlar açısından çok kıymetli bulduğunu ifade eden Erdoğan, Zirvede sunulacak bildirilerin, buradan çıkacak sonuçların şehirlere, ülkeye, millete yeni ufuklar kazandıracağına inandığını belirterek, zirvenin başarılı geçmesini temenni etti.
Varlığın evi olan dilin, onu konuşan, onunla dünyayı anlamlandıran medeniyetlerin mekan tasavvurunu da belirlediğini aktaran Erdoğan, Türkçede en güçlü anlamı yerleşmek olan konmak fiilinin ve ondan türeyen konak, konuk, konut, konu komşu kelimelerinin, hatta aynı aileden olan konuşmak fiilinin milletin mekan tasavvuru konusunda nasıl bir zihniyete sahip olduğunu gösterdiğini vurguladı.
Erdoğan, şöyle konuştu:
"Dünya, unutmayın, konulan bir yerdir. Bir yere konduğumuzda sadece oradaki insanlarla değil, oradaki canlı ve cansız diğer varlıklarla da komşu olur, komşuluk hukuku geliştiririz. Millet olarak insanın gönlünü Beytullah bilen, evle eş değer tutan, gönül yapmayı erdem ve fazilet, gönül yıkmayı ise zulüm ve felaket olarak gören bir anlayışın sahipleriyiz. Unutmayın, 'Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmaya geldim' diyen Yunus Emre, aslında bizim mekan tasavvurumuzu da hülasa ediyor. İnancımız, medeniyet birikimimiz ve bunu ifade ettiğimiz dilimiz, yapmak, mamur kılmak, inşa ve ibda etmek merkezlidir. Bunun içindir ki, milletimiz tarih boyunca şehir yıkan bir millet olmamış, tam aksine şehir yapan, şehir kuran, fethettiği şehirlere zarar vermek şöyle dursun, onları eskisinden daha mamur hale getiren bir millet olmuştur."
"İnsan şehre bir kimlik verdiği kadar, şehir de insana bir kimlik bağışlar"
Daha Avrupa şehirlerinin yüzde sekseni bile kurulmadan Hacı Bayram-ı Veli'nin, "Çalap'ım bir şar yaratmış" şiiriyle bir şehircilik manifestosu ortaya koyduğunu hatırlatan Erdoğan, "Nagihan ol şara vardım, ol şarı yapılır gördüm. Ben dahi bile yapıldım, taşü toprak aresinde" diyen Hünkar Hazretleri'nin, bu emsalsiz şiirinde medeni olmanın anahtarlarını da takdim ettiğini kaydetti.
"Hüner, bir şehr bünyad eylemektir. Reaya kalbin abad eylemektir" buyuran Fatih Sultan Mehmet'in ise şehir kurmayla kalp abat etmeyi eş değer tuttuğunu anlatan Erdoğan, şehrin medeniyette bir arada yaşanan mekan olmanın ötesinde, bizatihi kimlik ve kişilik sahibi bir muhatap olarak kabul edildiğini söyledi.
"İnsan şehre bir kimlik verdiği kadar, şehir de insana bir kimlik bağışlar" diyen Erdoğan, tarihte ilim, kültür, sanat ve edebiyat erbabının şehirleriyle birlikte anılmasının, hemşehrilik refleksinden ziyade, şehrin insana kimlik kazandıran bu yönünü vurguladığını dile getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geleneksel şehir mimarimizde 'insanın kalbi şehrin kalbiyle, şehrin kalbi insanın kalbiyle birlikte atar' diyorlar. Kentimiz, kendimizdir ve kentimizi nasıl gördüğümüz, kendimizi nasıl gördüğümüzün bir nevi aynasıdır. Türk-İslam şehir mimarisinde insanın hakkı gözetilirken, şehirde beraber yaşadığımız küçük canlıların, kuşların, ağaçların, ufkun, gün ışığının hakkı da gözetilmiş, bunlara her zaman riayet edilmiştir.
Türkiye, özellikle de Anadolu, dünyada eşi benzeri görülmeyen bir şehircilik tecrübesine sahiptir. Bin yıldır yurt tuttuğumuz ve ebediyete kadar yurdumuz olacak bu topraklar, dünya şehircilik ve mimari tarihi açısından bir laboratuvar gibidir. Milletçe, Selçuklu, Beylikler ve Osmanlı dönemlerinde bir yandan bu mirasın yaşayan yanlarını bütünüyle alarak, yeni terkipler oluştururken diğer yandan da kendi şehircilik anlayışımızı yansıtan yeni şehirler kurarak coğrafyayı biz vatana dönüştürdük. Ecdat, fethettiği bir beldeyi öncelikle şehir mimarisi açısından ele almış, abat etmiş ve mamur kılmıştır. Batıya ilerleyişimiz, şairin dediği gibi, ardında çil çil kubbeler serperek bir fetih hareketiyle birlikte bir imar ve inşa hareketi olarak gerçekleşmiştir."
Erdoğan, Haçlı işgalinde taş üstünde taş bırakılmayan İstanbul'un yaralarının fetihten sonra süratle sarıldığını, dünya mimari mirasına Yahya Kemal Beyatlı'nın "Türk İstanbul" olarak adlandırdığı yeni bir İstanbul'un hediye edildiğini söyledi.
Ecdadın medeniyet havzası özelliğine sahip, daha öncesinde bir şekilde hanlık merkezi olan başkent karakterli şehirlere şehzade gönderdiğini aktaran Erdoğan, ülke yönetme stajının bir şehri yönetmekten, ülke mamur etme stajının bir şehri mamur etmekten geçtiğinin uygulamalı olarak gösterildiğini söyledi.
Erdoğan, "Nasıl Asya içlerinde kurduğumuz şehirler yerden bitmemişse, nasıl Ahlat birdenbire ortaya çıkmamışsa, dünya mimarlık tarihine armağan ettiğimiz Mimar Sinan da hudayinabit değildir. Kökleri tarihimiz kadar eskisi olan kolektif bir şuurun, bir zihniyetin eseri olarak ortaya çıkmıştır." dedi.
Yahya Kemal Beyatlı'nın şiir kitabına "Kendi Gök Kubbemiz" adını verdiğini anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bir gün Niyazi Sami Banarlı, büyük şaire, 'Efendim, kitabınızın ismi bana Oğuz Kağan Destanı'nı hatırlattı.' diyor 'Neymiş o hatırlatan kısım?' diyor Yahya Kemal. 'Devletimiz o kadar büyüsün ve gelişsin ki gök kubbe otağımızın kubbesi olsun'. 'Ah canım' diyor Yahya Kemal. Demek ki Oğuz Kağan zamanındaki milli üsluba varmışız. Evet, biz işte buyuz. Bizim köklerimiz işte budur. Gökyüzünü otağın çatısı olarak gören, kubbe mimarisini insanlığa hediye eden, 'Ev yaparken sırtını dağa, yüzünü bağa ver' atasözüyle sağlamlığı, ufuk açıklığını, tarım alanlarının korunmasını öğütleyen milletimizin şehircilikte karşılaştığı açmazları iyi değerlendirmek, mimarimizi yeniden milli üslupla buluşturmak zorundayız."
"Altyapı sorunlarını önemli ölçüde çözdük"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünya kültür tarihinde şiir, musiki ve mutfakla birlikte ilk sıralarda yer alınan sanatların birinin de mimari ve şehircilik olduğunu, ancak bu mirastan yeterince istifade edilemediğini bildirdi.
Bu zengin miras ve müktesebatın rehberliğinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden itibaren şehirleri sadece inşa değil, daha önemlisi ihya etmek için canla başla çalıştıklarının altını çizen Erdoğan, "Çöp dağlarının cephanelik gibi patladığı bir şehri görev süremiz boyunca tüm Türkiye'de örnek gösterilen bir konuma getirdik. 4,5 yıl gibi kısa sürede musluklardan temiz su akmaya başladı. Kokudan yanına yaklaşılamayan İstanbul Boğazı'nın incisi Haliç temizlendi, çöp dağları kaldırıldı. İstanbul yeniden rahat bir nefes aldı." dedi.
İnsanı merkeze alan, hizmet ve eser odaklı yerel yönetim vizyonuyla İstanbul'da yaktıkları meşaleyi 23 yılda tüm Türkiye'ye taşıdıklarını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Hem İstanbul'da emaneti yüklendiğimizde hem de 2002 Kasım'ında tüm Türkiye için kolları sıvadığımızda karşımızda on yılların birikmiş sorunları vardı. Bunların en başında da 1950'lerden başlayıp 1970 ve 1980'lerde zirveye çıkan düzensiz göç, çarpık kentleşme, gecekondulaşma ve hazine arazilerinin işgali gibi kronikleşmiş sorunlar bulunuyordu. Bunları görmezden gelmek yerine üzerlerine kararlılıkla gittik. Altyapı sorunlarını önemli ölçüde çözdük. Kentsel dönüşüm ve konut seferberliği ile dirençli kentleşme konusunda tarihi adımlar attık. Karşılaştığımız tüm engellere rağmen 2 milyonun üzerinde bağımsız birimi dönüştürmeyi başardık."
"Nice eserimizle 23 yıl öncesiyle kıyas dahi edilemeyecek bir yere vardık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TOKİ vasıtasıyla 1 milyon 750 bin konut ürettiklerini, TOKİ projeleri sayesinde vatandaşların sadece ev sahibi değil, aynı zamanda iş sahibi olduğunu ve istihdam edildiklerini kaydetti.
Eser ve hizmet siyasetinde vatandaşların hayat kalitesini yükselttiklerini aktaran Erdoğan, bu adımları atarken kentsel tasarım, kentsel estetik veya kentsel dönüşüm gibi kavramların kimsenin gündeminde olmadığını belirtti.
O yıllarda, başta İstanbul ve Ankara olmak üzere Türkiye'deki şehirlerin henüz en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamadığına dikkati çeken Erdoğan, şunları söyledi:
"Yolların çukurlarla dolu olduğu, temiz suyun evlere ulaşmadığı, bugünkü gibi, şehirlerin adeta kaderine terk edildiği günlerden bahsediyorum. Bugün şehirlerimizi geleceğe hazırlayan onlarca reformumuz sayesinde artık çok farklı bir noktadayız. Yeni nesil şehircilik anlayışımızın gerektirdiği altyapı yatırımlarının büyük kısmını tamamlamış bir Türkiye'ye bugün kavuştuk. Bölünmüş yollarla birbirine bağlanan şehirlerimizle, dağları delen tünellerimizle, kıtaları birleştiren köprülerimizde, dünya ölçeğinde havaalanlarımızla, yüksek standartlarda spor tesislerimizle, dünyada örnek gösterilen şehir hastanelerimizle 81 ilimize kazandırmakta olduğumuz millet bahçelerimiz ve daha nice eserimizle 23 yıl öncesiyle kıyas dahi edilemeyecek bir yere vardık."
Erdoğan, "Şehircilik vizyonumuzu sürekli ileriye taşıyor, köklerimizden beslenerek özgün ve yenilikçi projeleri hayata geçiriyoruz." ifadesini kullandı.
Emine Erdoğan'ın himayesinde yürütülen Sıfır Atık projesiyle 81 şehirde tasarruf kültürünü olabildiğince yaygınlaştırdıklarını belirten Erdoğan, "Geçtiğimiz aylarda yürürlüğe giren İklim Kanunu ile doğa dostu, çevre dostu yeni bir ekonomik modele geçişin altyapısını kuruyoruz. Bir taraftan 6 Şubat depremlerinde yıkılan şehirlerimizi ayağa tekrar kaldırırken, diğer taraftan da vatandaşlarımızın acil ihtiyaçlarını giderecek projeleri devreye alıyoruz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"81 ilimizde inşa edeceğimiz 500 bin Sosyal Konut Projemizin başvuruları dün itibarıyla başladı. Vatandaşlarımız projemize gerçekten büyük ilgi gösteriyor. Milletimizin ev sahibi olma hayalini gerçeğe dönüştürüyoruz. Yine ilk kez İstanbul'da hayata geçireceğimiz kiralık konut uygulamalarımızla enflasyonu körükleyen kira fiyatlarını dengelemeyi arzu ediyoruz. Hayatın akışı içinde biz de kendimizi ve şehircilik anlayışımızı yeniliyor, geliştiriyor, güncelliyoruz. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de köyden kente göç hız kesmeden devam ediyor. Önümüzdeki dönemde şehirlerimizin daha da kalabalıklaşacağını tahmin etmek hiç de zor değildir. Dolayısıyla sorumluluk sahipleri olarak ne yapacaksak bu projeksiyonlar ışığında yapmak ve planlamak mecburiyetindeyiz."
"İhmal, duyarsızlık ve vizyonsuzluk, şehirlerimizin kaderi olmuş durumda"
Türkiye'nin iki boyutlu imar planı anlayışını yavaş yavaş geride bırakıp Türkiye Yüzyılı'nın şehirlerine hayat verecek üç boyutlu kentsel tasarım yaklaşımına geçmeye hazır olduğunun görüldüğünü vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Şehircilik Zirvesi boyunca diğer başlıklar yanında bu konunun da enine boyuna tartışılmasında fayda olduğuna inanıyorum. Şu gerçeği sizler de gayet iyi biliyorsunuz. Bir şehrin sınırlarını büyütmek, parselleri çoğaltmak, yapı izinleri vermek kolaydır ama sağlıklı şehirleşme vizyon, emek, güçlü irade ister. Sadece bina dikmekle bir kenti güzelleştiremeyiz, dönüştüremeyiz, içinde yaşayanlara huzuru getiremeyiz. O binaya nefes olacak yolu, parkı, meydanı yapmak, sosyal donatıları inşa etmek, yani o şehri yaşatacak hayat damarlarını açmak gerekir. Bugün muhalefetin yönettiği birçok şehrimizde en temel sorun budur. İhmal, duyarsızlık ve vizyonsuzluk, şehirlerimizin kaderi olmuş durumda. Yöneticisi olduğu belediyeyi arpalık olarak gören zihniyet, şehirlerimizin göz göre göre çürümesine, çökmesine, çoraklaşmasına seyirci kalıyor. Ne kadar çok yol yaparsak trafik o kadar sıkışır diyerek trafik sorununu çözeceğini zannedenlerin elinde metropollerimiz 6-7 yıldır kelimenin tam manasıyla yeni bir Fetret Devri yaşıyor."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, rüşvet, irtikap, iltimas, usulsüzlük, yolsuzluk iddialarının ardı arkasının kesilmediğini belirterek, "Biz imar mantığından tasarım disiplinine geçmekten bahsederken ana muhalefet partisi mevcut kazanımları bile koruyamıyor. Bizim 30 sene önce tarihe gömdüğümüz 'sabıkalı belediyecilik' anlayışı ne yazık ki yeniden hortladı. Toplanmayan çöpler, bozuk yollar, akmayan sular, elinde bidonla su bekleyen insanlar, muhalefet belediyelerinin tekrar rutini haline geldi. Eski Türkiye güzellemesi yapa yapa yönettikleri şehirleri, 90'ların karanlık ve buhran dolu günlerine yeniden çevirdiler." dedi.
Konuşmasında gençlere seslenen Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
"Atalarımız ne demiş? 'At binenin, kılıç kuşananın.' Biz bunlara aldırmayacak, bunların beceriksizliğinden medet ummayacak, milletin emanetine gözümüz gibi bakmaya devam edeceğiz. Şehirlerimizi bu iş bilmezlerin, bu tembellerin insafına terk etmeyeceğiz. Sorun çıkaran değil, çözüm üreten, yara açan değil, yara saran bir şehircilik anlayışıyla çalışmayı gece gündüz sürdüreceğiz. Rabb'im yar ve yardımcımız olsun diyorum. Bu düşüncelerle zirvemizin ülkemiz, şehirlerimiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Programımıza teşrif eden tüm misafirlerimize tekrar teşekkür ediyorum. Emeği geçen kardeşlerimizi canıgönülden tebrik ediyorum."