BESTENİGAR KARA/İSTANBUL
Almanya merkezli yönetim danışmanlığı şirketi Simon-Kucher Global CEO’su Mark Billige, dünya genelinde firmaların ciddi zorluklar yaşadığını; direnç ve ticari uyumla bu zorlukların üstesinden gelinebileceğini söyledi. Billige “Belirli bir iş modeli oluşturmuş ve bu modelin istikrar getireceğini varsaymış şirketler yaklaşık 10 yıldır tembelleşti. İstikrarı yakalayamadıklarını da gördük. Firmalar, önümüzdeki birkaç yıl zorlanmaya devam edecek.” dedi.
Kârlı ve sürdürülebilir büyüme alanında her sektöre danışmanlık hizmeti veren Simon-Kucher, 46 ofis ve 31 ülkede 2 bini aşkın çalışanla faaliyet gösteriyor. 2013’te Türkiye’ye giren şirket, ülkede 70 danışman ve dört ortak ile hizmet veriyor. Simon-Kucher Global CEO’su Mark Billige, Simon-Kucher Ortağı & Türkiye ve Orta Doğu Lideri Mert Terzioğlu, Simon-Kucher Ortağı ve İstanbul Ofisi Yönetici Direktörü Cem Balıkçıoğlu ve Simon-Kucher Ortağı Okan Çetintürk, şirketlerin büyüme stratejilerini konuşmak üzere basın mensuplarıyla bir araya geldi.
Paranın değerinin düşük ve istikrarın olduğu bir ortamda şirketlerin maliyeti optimize ederek kâr elde etme düşüncesine girebildiklerini belirten Billige “Firmalar, direnç ve ticari uyuma sahip olmalı. Şirketler pazar paylarını yükseltmeyi hedeflerken karlılığı unuttu. Karlılık, şok ve kriz durumunda direnç, yenilik ve yatırıma olanak tanıyor” dedi. “Ticari uyum için şirketler müşteriyi iyi tanımalı ve derinlemesine anlamalı. Tüm sektörlerde firmalar son dönemde verimlilik ve maliyet optimizasyonuna odaklandı” ifadelerini kullanan Billige “Ancak ticari uyuma geri dönülmesi gerekiyor. Bu noktada da kârlılık çok önemli” diye konuştu.
Ticari mükemmeliyet eksikliği büyümeye engel
Mert Terzioğlu, yabancı şirketlerin Türkiye’ye yönelik iştahının devam ettiğini söyledi. Terzioğlu “Türk şirketlerin dış pazarlarda büyüyememesi odak, derinleşme ve entegrasyon eksikliğinden kaynaklanıyor” dedi. Terzioğlu “Firmalar riski uzun vadede ayrıştırabilmeli. İnorganik büyümede ise şirketler doğru varlığı doğru şekilde değerlendirip sinerjiyi öngörebilmeli” ifadelerini kullandı. Cem Balıkçıoğlu, tüketici ürünleri tarafında Türk şirketlerin yurt dışına açılım eğiliminin son üç yıldır arttığına dikkati çekerken, yeni ülke ve ürünlerle Türk şirketlerin portföylerini genişletmesi ve riski dağıtması gerektiğini vurguladı. Okan Çetintürk ise, daha erişilebilir ürün üreten ve inovasyonu bu yönde kullanan şirketlerin, pazar küçülse dahi payını artırdığına işaret etti.