“Asrın ekonomik buluşu” kur korumalı mevduat zirveye 3.4 trilyon lirayla 18 Ağustos’ta ulaştı. Türk parasının değerini dövize endekslemiştik ve “fena” halde liralaşıyorduk! Bu uğurda tutarını tam olarak bilemediğimiz milyarlarca lira akıtılıyorsa da, birilerine çok önemli vergi avantajları sağlanmışsa da, olsun; dövizdeki artışı durdurmuştuk. Ya da öyle olduğunu sanıyorduk.
Mayıs seçimlerinden sonra iktidar el değiştirince(!) KKM de gözden düştü. KKM’nin, bu uygulamadan avantaj sağlayanlar dışında kamuya, dolayısıyla tüm topluma büyük bir yük getirdiği görülüyordu ama bu yükü yok edecek adımlar bir türlü atılamıyordu. Atılamıyordu; çünkü bu adımları destekleyecek önlemler alınamıyordu. Nihayet yeni ekonomi yönetimi KKM yükünü hafifletecek uygulamaları yürürlüğe koymaya başladı. Nihai amaç tabii ki KKM’yi, bu ucube uygulamayı tümüyle ortadan kaldırmaktı; ancak bu zaman içinde mümkün olabilirdi.
Bu çerçevedeki en önemli düzenleme hiç kuşku yok ki eylül ayının sonunda alınan karardı. Bu kararla doğrudan TL cinsinden açılan kur korumalı mevduat hesaplarında asgari faiz koşulu kaldırıldı. KKM hesaplarına, uygulamanın başladığı 2021’in aralık ayından beri Merkez Bankası’nın politika faizinin altında faiz uygulanamıyordu, taban faiz buydu.
TL cinsi hesaplardaki asgari faiz koşulu kaldırılıyordu ama tasarruf sahibinin her durumda kur artışı kadar getiri elde etmesi de garanti altına alınıyordu. Bu konuyu olası senaryolarla birlikte bu köşede 26 Eylül’de yazmıştım.
640 milyar liralık azalma
Kur korumalı mevduatın zirveye 18 Ağustos’ta ulaştığını belirttim. Bu tarihten sonra azalma başladı ve bu azalma TL cinsi hesaplardaki faiz tabanının kaldırılmasıyla hızlandı.
Merkez Bankası asgari faizi kaldırdığında politika faizi yüzde 30’du ve bu hesaplara en az bu düzeyde faiz uygulanıyordu, ancak asgari faiz kararıyla birlikte bankalar TL cinsi KKM hesaplarının faizini hızla aşağı çekti.
Eş zamanlı olarak normal TL mevduat faizi de yükselme eğilimine girdi. Üstelik kurda da o eski “güzel artış günleri” geride kalmıştı. Tasarruf sahibi KKM’yi terk etmeye başladı.
İşte 18 Ağustos’tan 17 Kasım’a kadar geçen sürede yaşanan azalma 640 milyar lirayı buldu.
Yarısı gitti sayılır
KKM’nin ne kadarının TL cinsinden açılan hesaplardan, ne kadarının DTH dönüşümlü hesaplardan oluştuğu nedense devlet sırrı gibi saklanıyor. Ancak TL-DTH dengesinin yüzde 40’a, 60 olduğu tahmin ediliyor.
Buna göre 18 Ağustos’taki 3.4 trilyon liralık KKM’nin 1.3-1.4 trilyon lirası doğrudan TL cinsi hesaplardan oluşuyordu. Üç aylık dönemde de bu tutarın yarısı sistemden çıkmış oldu, geriye bir o kadar daha tutar kaldı.
Tabii ki bu varsayım, son üç aydaki 640 milyar liralık azalmanın tümünün TL cinsi KKM hesaplarından oluştuğu varsayımına dayanıyor.
Bu varsayıma göre KKM en fazla 2.2 trilyon liraya kadar azalıp o düzeyde kalacak demektir.
Döviz dönüşümlüye iyi faiz
Asgari faiz koşulunun kaldırılması yalnızca TL cinsinden açılan hesapları kapsıyor, bunu bir kez daha vurgulamak gerek. Döviz dönüşümü yoluyla açılan KKM’de (DDKKM) asgari faiz koşulu devam ediyor. Asgari faiz de politika faizi. Dolayısıyla 24 Kasım’dan itibaren yenilenen ve yenilecek bu hesaplara yıllık bazda yüzde 40 faiz uygulanacak.
Bu hesaplarda da vadenin ağırlıkla üç ay olduğu dikkate alınırsa üç aya denk düşen faiz yüzde 10. Üstelik KKM’de elde edilen faizde stopaj kesintisi yok, yani bu yüzde 10 faiz, net.
Belli ki döviz kuru seçime kadar çok yükselmeden götürülmek istenecek. Dolayısıyla döviz üç aylık dönemlerde yüzde 10’dan az artış gösterdiği takdirde aradaki fark faiz olarak alınabilecek.
Yüksek tutarlı hesaplar için bankaların ayrıca prim adı altında ödeme yaptıkları da göz önünde bulundurulursa döviz dönüşümlü KKM sahipleri bu dönemde iyi bir getiri elde edecek demektir.